Derneğin tanımı
23.11.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde derneğin tanımı; " Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını" olarak yapılmıştır. Derneğimizin adı:
SAMSUN LADİK BUDAKDERE KÖYÜ KÜLTÜR DAYANIŞMA KALKINMA VE YARDIMLAŞMAYI DESTEKLEME DERNEĞİ
.
Derneğimiz aynı zamanda Demokratik kitle örgütü,sivil toplum kuruluşudur
DAYANIŞMA NEDİR?
İnsan, doğası gereği toplumsal bir varlıktır. Yalnız yaşaması mümkün değildir. Birlikte yaşamanın gereği olan dayanışma ile insanlar yardımlaşmayı, birlikte iş yapmayı öğrenirler. Dayanışma sayesinde insanlar daha çabuk ve daha çok iş yapabilir. Atalarımız bu konuda "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" diyerek, birlik, beraberlik ve dayanışmanın önemini vurgulamışlardır.
Dayanışma toplumlar arasında, millet içerisinde ve milletlerarasında olabilir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Türk Milleti'nin dayanışması ile düşman yurttan kovulmuş ve vatan tamamen kurtarılmıştır.
Toplumsal Dayanışma Nedir
Dayanışma bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması demektir. Toplumsal dayanışma ise toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesidir.
Toplumsal dayanışma toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesidir. Yaşamımızda toplumsal dayanışmanın çok önemli bir yeri olduğunu artık idrak etmemiz gerekmektedir. Çünkü iyi yaşamamıza yardımcı olacak unsurlardan birisi dayanışmadır. Ülke içinde veya dış ülkelere karşı her zaman birlik ve beraberliğimizi korumak zorundayız. Toplumsal dayanışma denildiğinde konuyu birçok farklı noktadan incelemek gerekir. Toplumu oluşturan bireylerdir. Bireyler arasında güven ilişkisi, demokrasi, hukuka saygı, kurumlar arasındaki iletişim, köylü yada kentli bireylerin birbirine olana saygı ve bağlılığı, devlete olan güven ve günümüz Türkiye'sinde olumlu yada olumsuz her türlü gelişmelere verilen reaksiyonlar olarak incelenebilir. Birlik ve beraberlik denildiğinde toplumsal dayanışmaya en büyük örnek Kurtuluş Savaşımızdır.
Konu hakkında Paulo Coelho'nun yazısından biraz söz etmek istiyorum. Yazı şöyle
Çiftçi, Tarım Bakanlığı tarafından verilen bütün madalyaları kazanmayı başarmıştı. Çünkü yetiştirdiği buğdaylar mükemmel kalitedeydi.
Meraklı bir gazeteci bu büyük başarının sırrı üzerine uzun bir makale yazmak amacıyla çiftçinin yaşadığı yere gitmeye karar verir. Oraya varır varmaz çiftçiye, bölgedeki en iyi ürünü yetiştirmeyi her zaman nasıl başardığını sordu.
“Çok basit” diye cevap verdi çiftçi
“Hasat bittiğinde buğday tanelerini büyük bir bölümünü ayırıyor ve onları komşularıma dağıtıyorum”
Gazeteci şaşkınlığını gizleyemedi
Tarladan topladıklarınızı dağıtıyor musunuz? Komşularınızın aynı zamansa sizin rakipleriniz olduğunu ve sizden daha fazla ürün elde etmek için çalıştıklarını bilmiyor musunuz?
Peki siz aslında hepsinin aynı olduğunu bilmiyor musunuz? Bahar gelince rüzgar polenleri taşır ve onları tarlamın her köşesine serpişir. Eğer komşularım kötü bir ürün ekmişlerse o zaman benim hasadım da bundan etkilenecektir. Bölgedeki en iyi ürünü yetiştirebilmek için komşu tarlaların da aynı kalitede olmasını sağlamalıyım. Çevremdekileri de aynısını teşvik etmezsem hayatta hiçbir şeyi iyi yapamam...
Son paragraftaki söz çok önemli. İyi bir başarı için çevre faktörlerimizi de iyileştirmek zorundayız. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Çevresindeki tüm olaylardan direk veya dolaylı etkilenir. Bu etkileşme insana zarar verdiği gibi zirveye çıkmasına da yardımcı olur. Dayanışmalar sayesinde toplumlar ve ülkeler
kalkınır.
Kendi başarısızlığımız eğer bir toplum içinde olumsuz etki yapıyorsa oturup, düşünüp nerede neden hata yaptığımız irdelememiz gerekmektedir. Kısacası, birbirimizin gözünü oyacağımıza, pozitif dayanışma içerisinde olsak, hem kendimiz hem çevremiz hem de ülkemiz bundan nasiplenecektir
NE KADAR DEMOKRATIZ
Demokrasinin ilk koşulu,farklı görüş ve isteklerin doğal karşılanmasıdır.Bunun böyle olmadığı toplumların veya kuruluşların demokratik olduğunu iddia etmek mümkün değildir.Ülkemizdeki demokrasinin en önemli zaafı ,demokrasinin ülkenin tüm kurumlarına ve toplumun tüm kesimlerine yayılması konusunda gösterilen kıskançlıktır.Ülkede ve derneklerde bireyin özgürleşmesi ve demokratik taleplerin karşılanması konusunda cimri davranıldıkça halkın sisteme ve dernek yönetimlerine güveni de gittikçe sarsılmaktadır.
Tabandan tavana doğru hareket halinde ve daima etkin ve işler konumda dernek içi demokrasiye sahip olmayan derneklerin demokrasi dışı gelişmeler karşısında bu tür akıntılara cesur bir yürekle karşı koymaları da düşünülemez
Günümüzde dernekler bir çok konuda inandırıcılıklarını yitirmiş durumdadırlar.toplumda ve dernekte çoğulculuğu,özgür tartışma ortamını,hukukun üstünlüğünü,hoşgörüyü,dernek üyelerinin faaliyetlere etkin katılımını cesurca savunmayan ve demokratik ortamı nce kendi içinde gerçekleştirmeyen derneklerin yöneticilerinin dernek üyelerinin talepleri karşısında samimi olabileceğini söylemek çok zordur.
Demokrat olduğu söylenebilecek bir dernek yöneticisinin dernek içinde farklı görüş ve düşünceleri normal karşılaması ve bunları demokrasinin gereği kabul etmesi gerekir.
Demokrat olduğu söylenebilecek bir dernek yöneticisi derneğinde farklı istekleri bulunan,hatta kendisini değiştirmek isteyenlerin görüşlerini dile getirmesine elverişli bir iletişim ve tartışma ortamı oluşturmak ve bu tür yaklaşımları korumakla yükümlüdür .Yöneticinin şahsına,çevresine,ekibine izlediği çalışmalara ve faaliyetlere karşı olanlar,bu konudaki düşüncelerini dile getirmekte,duyurmakta ve yaymakta kendilerini özgür hissetmeleri ve davranışlarının katlanamayacakları sonuçlar doğurmayacağından kendilerini emin hissetmelidirler.
Dernek Yöneticiliğini kaybetmeyi her şeyini kaybetmekle eşit tutan inanların omuzlarında demokrasinin yaşatılması düşünülemez.
Derneğimiz aynı zamanda Demokratik kitle örgütü,sivil toplum kuruluşudur
DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTÜ NEDİR?
Demokratik kitle örgütü deyimi bünyesinde belirli bir toplumsal sınıfı, çeşitli toplum katlarından gelen aynı meslekten kişileri veya toplumun aynı özelliğe sahip belli unsurlarını barındıran ve temsil ettiği kitlenin ekonomik-demokratik hak ve çıkarlarını savunan örgütleri kapsar.
Örneğin;İşçi sendikaları ,işçi sınıfının belli bir kitlesini temsil ettikleri, bu kitlenin ekonomik-demokratik hak ve çıkarlarını savundukları için demokratik kitle örgütleri kapsamına girerler.
Yukarıdaki tanımdan da anlaşılabileceği gibi, kitle örgütlerinin bir kısmı hukuki anlamda birer kitle örgütü olmasına rağmen, her kitle örgütü bir «demokratik kitle örgütü» değildir.
Herhangi bir örgüte, demokratik kitle örgütü denilebilmesi
için, a) Kitlesinin olması, b) demokratik mücadelede yer alması ve örgütiçi demokrasiyi uygulaması gerekir.
Herhangi bir örgüt iki özelliğe birden sahip olabildiği sürece, demokratik kitle örgütü olabilir. Bu iki özellikten herhangi birinden, yoksun kaldığında veya bırakıldığında, örgüt demokratik kitle örgütü niteliğini de yitirir.
Demokratik kitle örgütleri, kitlelere dayanmak zorunda oldukları kadar, bu kitlelerle organik bağlar içinde de bulunmak durumundadırlar. Kitlesiyle organik bağlar kuramayan örgütler, temsil etme iddiasında oldukları kitlelerin, taleplerini, gerektiği gibi yansıtmaktan uzak kalırlar. Aynı şekilde, demokrasiden yana olmak ve demokrasi uğrunda mücadele vermek, herhangi bir
örgütün demokratik kitle örgütü olmasının temel Ön koşuludur. Çünkü demokrasi ve demokratik haklar yoksa, ya bu örgütlerde yoktur, ya da işlevlerini yerine getirmekten aciz bir duruma sokulmuşlardır.
29 Mart 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
BÜLTEN

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder